ÖFKE
''Bir baba öğle yemeğini yemek üzere iş yerinden evine gelir. Yemeğini yiyip de zamanı dolduğunda evin bahçesine iner. Arabasının yanına geldiğinde aklı başından gider. Çünkü yedi yaşındaki oğlu, elinde bir çivi ile arabaya bir sürü yazı yazmıştır. Velhasıl arabada hal kalmamış, çiziklerle dolmuştur. Zaten çabuk öfkelenen baba, bir anda sinirlenir ve eline aldığı bir değnekle oğlunun ellerine hızla vurmaya başlar. Bu vurmaların sonu gelmez. Adamın öfkesi geçip de vurmayı bıraktığında, tüm parmakların kırık içinde olduğunu anlar. Onu hemen hastaneye götürür. Parmaklarında kırılmadık, ezilmedik kemik kalmadığından tüm parmakları alınır. Adam üzüntüden kahrolur; ancak elden gelen bir şey yoktur. Oğlu kendine geldiğinde ''Babacığım, parmaklarım ne zaman çıkacak?'' der ve baba iyice kahrolur, kendisinden geçer. Bir süre sonra, sigara içmek üzere aşağıya iner. arabasının yanına doğru gider ve kaputun üzerine oturur. O an, gözleri arabanın üzerindeki çiziklere ve yazılara çarpar. Çocuğun yazdığı şudur: ''Baba, seni çoook seviyorum!'' Dünya adamın başına yıkılır adeta. Kafasını duvarlara vurur da vurur. ama iş işten geçmiş, çocuğun parmakları bir daha çıkmamak üzere kesilmiştir.''
Peygamber efendimiz, bize rivayet edilen hads'te şöyle diyor; "Kim, öfkesinin gereğini yerine getirmeye gücü yettiği hâlde, kendini firenlerse, Allah onu, kıyamet gününde, yaratıkların huzurunda çağırır ve hurilerden dilediğini almakta serbest bırakır."
Yorumlar
Yorum Gönder