Kayıtlar

Mayıs, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İŞİ YAPMAK ZOR, ELEŞTİRMEK KOLAY

Resim
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına "Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?" demiş. " Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma" diye ilave etmiş. Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş. Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam şöyle demiş: &

EJDERHA İLE EŞEK

Resim
Bir yerde hayvanları yiyen, etrafı dağıtan bir ejderha varmış. Halk bu ejderhadan bıkmış ve çözüm aramaya başlamış. Halkın ileri gelenleri toplantılar yapmış ve çözümü bularak ejderhanın yanına gitmişler. Ejderhaya, -Sana büyük bir alan vereceğiz, hergün de sana  beş eşşek getireceğiz, onları yer karnını doyurursun fakat gösterdiğimiz sınırın ötesine de geçmeyeceksin tamammı? demişler. Ejderhada onlara, - Tamam sınırı geçmem getirdiğiniz beş eşeği yerim sadece fakat başka bir eşşek sınıra anıra anıra gelirse yine de mi yemiyeyim? demiş. Kıssadan Hisse; Bazıları belasına bağıra bağıra, günaha bile bile koşuyor,zararına talip oluyor.
Resim
Duvarın içine oyduğu yuvasından dışarı bakan fare, çiftlik sahibinin bir paket açtığını gördü. “İçinde ne var?” diye dikkatli bir şekilde bakınca bunun bir fare kapanı olduğunu gördü. Hemen duvarın arka tarafından bahçeye çıktı ve bağırmaya başladı. ''Ev sahibi kapan kuruyor. Sakın kapana yakalanmayıııın....'' Farenin avazı çıktığı kadar bağırdığını gören tavuk ne dediğini anlamak için kafasını kaldırdı. Farenin söylediğini anlayınca umursamaz bir şekilde fareye seslendi.  ''Fare kardeş, fare kardeş....Bu senin için bir problem olabilir ama beni ilgilendirmez.'' Fare tavuğun ilgisizliğini görünce bu sefer koyuna,  ''Ev sahibi kapan kuruyor. Sakın kapana yakalanmayıııın....'' diye bağırmış. Koyun kafasını kaldırıp fareye bakmış ve: ''Fare kardeş. Ne yapabiliriz ki? Kaderde varsa önüne geçilmez. Onun için boşuna bağırma. Tevekkül et.'' demiş. Fare koyundan da istediği tepkiyi alamayınca bu sefer evin ineğine sesle

YOLU AYDINLATAN ŞEYTAN

Resim
Adamın biri kalkmış camiye gitmek üzere temizce giyinmiş yola çıkmış. Giderken yolda düşmüş, kalkıp üstünü silkeleyip evine dönmüş. Elbisesini değiştirip temiz kıyafetlerle tekrar yola çıkmış. Yeniden düşmüş, yeniden eve gidip üstünü değişip yola çıkmış. Yolda giderken elinde lamba ile onun yolunu aydınlatan bir adam görmüş. Beraber mescide doğru ilerlemişler. Düşen adam lambayı tutana namazı kendisinin kıldırmasını söylemiş kabul etmemiş lambayı tutan adam. Düşen adam niçin istekli olmadığını namaz kıldırmayı kabul etmediğini sorunca lamba tutan adam kendisini şeytan olduğunu söylemiş. Düşen adam şok olmuş ve neden kendine ışık tutup yolunu aydınlattığını sormuş. Şeytan demiş ki; Seni düşüren bendim mescide gitmemen için ve sen birinci defa düştüğünde eve gidip elbiseni değişip tekrar mescide doğru çıkınca Allah senin tüm günahlarını affetti. Ben seni ikinci defa düşürdüm sen tekrar üşenmedin eve gidip elbiseni değiştin tekrar yola çıktın bu defa Allah senin geçmiş

ÖFKE

Resim
''Bir baba öğle yemeğini yemek üzere iş yerinden evine gelir. Yemeğini yiyip de zamanı dolduğunda evin bahçesine iner. Arabasının yanına geldiğinde aklı başından gider. Çünkü yedi yaşındaki oğlu, elinde bir çivi ile arabaya bir sürü yazı yazmıştır. Velhasıl arabada hal kalmamış, çiziklerle dolmuştur. Zaten çabuk öfkelenen baba, bir anda sinirlenir ve eline aldığı bir değnekle oğlunun ellerine hızla vurmaya başlar. Bu vurmaların sonu gelmez. Adamın öfkesi geçip de vurmayı bıraktığında, tüm parmakların kırık içinde olduğunu anlar. Onu hemen hastaneye götürür. Parmaklarında kırılmadık, ezilmedik kemik kalmadığından tüm parmakları alınır. Adam üzüntüden kahrolur; ancak elden gelen bir şey yoktur. Oğlu kendine geldiğinde ''Babacığım, parmaklarım ne zaman çıkacak?'' der ve baba iyice kahrolur, kendisinden geçer. Bir süre sonra, sigara içmek üzere aşağıya iner. arabasının yanına doğru gider ve kaputun üzerine oturur. O an, gözleri arabanın üzerindeki çiziklere ve ya

GARİP FIRINCI

Resim
Garip bir fırıncı vardı. Kendisine sahte paralar verseler de parayı alır, paranın sahte olduğunu anladığı halde parayı verene söylemez, istediği ekmeği verirdi. Etrafındakiler onun bu hâlini bilir, şaşırırlardı. Kimse onun neden böyle yaptığını anlamazdı. Nihayet ölüm vakti gelip çatınca fırıncı ellerini yüce dergâha açtı ve şöyle yalvardı: “Ey Allahım, biliyorsun ki yıllarca insanlar bana sahte dirhem getirdi ve ben bunu onların yüzüne vurmayıp istediklerini verdim. Şimdi ben de Senin huzuruna sahte taâtlerle geliyorum, ne olur onları yüzüme vurma.”