Duvarın içine oyduğu yuvasından dışarı bakan fare, çiftlik sahibinin bir paket açtığını gördü. “İçinde ne var?” diye dikkatli bir şekilde bakınca bunun bir fare kapanı olduğunu gördü.
Hemen duvarın arka tarafından bahçeye çıktı ve bağırmaya başladı. ''Ev sahibi kapan kuruyor. Sakın kapana yakalanmayıııın....''
Farenin avazı çıktığı kadar bağırdığını gören tavuk ne dediğini anlamak için kafasını kaldırdı. Farenin söylediğini anlayınca umursamaz bir şekilde fareye seslendi.  ''Fare kardeş, fare kardeş....Bu senin için bir problem olabilir ama beni ilgilendirmez.''
Fare tavuğun ilgisizliğini görünce bu sefer koyuna,  ''Ev sahibi kapan kuruyor. Sakın kapana yakalanmayıııın....'' diye bağırmış.
Koyun kafasını kaldırıp fareye bakmış ve: ''Fare kardeş. Ne yapabiliriz ki? Kaderde varsa önüne geçilmez. Onun için boşuna bağırma. Tevekkül et.'' demiş.
Fare koyundan da istediği tepkiyi alamayınca bu sefer evin ineğine seslenmiş:
''Ev sahibi kapan kuruyor. Sakın kapana yakalanmayıııın....''
İnek kafasını bile kaldırmadan önündeki samanı yemeye devam etmiş. 
Çaresiz kalan fare hemen yuvasına girmiş ve korku içinde duvardaki delikten kapanı seyretmeye başlamış. Uzun süre kapanı seyreden fare yorgunluktan uyuya kalmış. Derken büyük bir gürültüyle uyanarak yattığı yerden havaya zıplamış. 
Bir süre sonra kendine gelen fare başını duvardaki delikten çıkararak kapana bakmış. Bir de ne görsün. Kapana bir yılan kuyruğunu kaptırmış acı icinde tıslayarak kurtulmaya çalışıyor. O sırada ev sahibinin karısı kapanın fareyi yakaladığını düşünerek heyecanla odaya girmiş. Vakit gece olmasına rağmen ışığı yakmadan kapana yaklaşmış. Bu sırada acı ile kıvranan yılan ev sahibinin karısını sokuvermiş.
Biraz sonra ev sahibi içeri girmiş ve yılanın soktuğu karısını yerde yatar halde görünce hemen bir sopa alıp yılanın başını ezmiş. Sonra da karısını kucaklayıp hastaneye götürmüş. Kadına bazı iğneler yaptıktan sonra doktorlar yapabilecekleri başka bir şey olmadığını söyleyerek kadını tahliye etmişler. Çaresiz çiftçi karısını alıp evine götürmüş. Fakat kadın ateşler içinde yanıyor ancak bir türlü iyileşmiyormuş. Ziyarete gelen bir kadın tavuk çorbasının iyi geleceğini söyleyince ev sahibi hemen havluya çıkıp tavuğu kesivermiş. Tavuğu pişirmişler, suyundan da çorba yapıp kadına içirmişler. Fakat kadın bir türli iyileşmiyormuş. Kadının hasta olduğunu duyan hısım akraba ve komşular ziyarete gelmeye başlamış. Eh o kadar insan gelince onlara yemek vermek lazım gelmiş. Çiftçi hemen koyunu kesip misafirleri doyurmuş.
Derken kadın ölmüş. Adam ve karısı çok sevilen insanlar olduklarından yüzlerce insan cenaze için adamın evine akın etmiş. Adam da cenaze evinde yemek verme geleneğine uygun olarak eve bir sürü erzak almış. Et ihtiyacı için de ineği kesivermiş.
Bu durumu yuvasından seyreden fare ise acı acı gülümsüyor ve kendi kendine şöyle söyleniyormuş.
''Birimiz tehdit altındaysak, bu tehdit hepimize zarar verir.  Bu hayatta herkesin kaderi birbirine bağlı. Onun için birbirimizi kollamalı, birbirimizin sıkıntılarına hep birlikte çare aramalıyız.''

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FRİDA KAHLO

İKİ KAŞ ARASINA BEŞ KURŞUN