SİYASET

 

    Sevdiğiniz dost ve arkadaşlarınızla birlikteysek, olmaz ise olmaz muhabbetlerin başında gelir siyaset. Konuşmadan, yorumlamadan mümkün değil. Hele bir de çaylar ardı ardına geliyorsa... Bugünlerde zaten insanların canının yandığı ve dertli olduğu, konuşmak için sıranın kendisine gelmesini beklediği, konuşmak isteyip, içini dökmek istediği elzem zemini barındıran ve konulardır siyasi konular. Bizim ülkemiz insanı için de en uygun ortak konulardandır siyasi konular, illaki herkesin iyi veya kötü, az veya çok diyecekleri vardır siyaset üstüne.
   Tam da burada siyasete gerçekten girmek mi lazım, yoksa uzaktan çay ile birlikte sallamak, ahkam kesmek mi?  Ben bilal oğlan gibi siyaset bilimci değilim ama  ailem siyasetin içinde olduğundan ben de az çok yıllardır siyasetin için deyim. Üniversite yılları'da dahil, siyaset içerisinde belli kademelerde, bunun örneklerini, sorumluluk noktasında defalarca yaşamış bir insanım. Bana böyle bir soru geldiğinde veya sohbet esnasında durum bu mihvalde ise söylediğim şudur, eğer inandığım arkadaşlarım ve insanlar varsa, doğru bildiğim yolda  sonuna kadar gider ve hatta görev'de alırım.  Çünkü, ben hayatı hep derinlemesinde, uçlarda yaşayan bir insanım. Denize gittiysem kıyıda ayaklarımı ıslatmam, balıklama dibine  dalar, o heyecanı ve o duyguyu derinlemesine yaşarım. Burada şunu belirtmek isterim, sevdiğim bir söz var; "Zalimlerin çarkı,cahillerin çalışmayan kafaları ile döner." Buna göre zalimin zulmüne son vermek adına, bu milletin mağduriyetine son verebilmek adına, bir şeyler yapmak gerektiğine inanıyor ve hep mücadele diyorum. Bunu herkesin demeside en büyük temennim. Neden mi? Sen yoksan, ben siyasete girmez, susar, konuşmassam ne olur biliyormusun? Hiç bir liyakatı olmayan, köpeksiz köyde, değneksiz dolaşır. Servetine siysi kimliği ile servet katar, sömürür ve sen sadece bakarsın. Ülke birileri tarafından soyulur, sömürülür ve bu hırsızlar senin gözünün içine baka baka, yalan konuşarak semirirler.Bundan dolayı, bu parti içinde olur veya dışında olur, zemini ve zamanı çok da önemli değil, zalimin zulmünün olduğu her yerde ben kendi adıma mücadele ettim, etmeye de devam edeceğim.
     Siyaset son yıllarda öyle bir hal aldı ki, zemini de bozuk, içeriği de bozuk, ahlak seviyesi de bozuk bir hal aldı. Ne izan kaldı,ne nezaket, ne de başka bir şey, seviye zaten aşikar. Bir kaç gün önce bakıyorum, ülkemizi temsilen heyetimiz masanın bir tarafında, diğer ülke heyeti masanın diğer tarafında fakat bir de bakıyorum hiç bir sıfatı olmayan Bilal Erdoğan'da masada. Bu nedir? O dakika dedim ki; Neler oluyor? Canım ülkem, sen nereye doğru gidiyorsun? Sonra aklıma geldi ama namaz kılıyor :) yanlış olmaz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FRİDA KAHLO

İKİ KAŞ ARASINA BEŞ KURŞUN